22 Eylül 2013 Pazar

Kariye Kilisesi, Geç Bizans Mimarisi ve Paleologos Rönesansı'nın en güzel örneği

14. yüzyıl başında geçirdiği büyük restorasyon sonrasında halka açıldığında, Kariye Kilisesi'nin duvarlarındaki resimleri ilk defa gören Konstantinopolis halkı, yüzyıllardır alıştıkları derinlik duygusu olmayan, donuk ve fazlasıyla tanrısal ikonalar yerine gerçekçi, hümanist  ve en önemlisi derin bir perspektif duygusuyla adeta üç boyutlu resmedilmiş mozaikleri ve freskoları görünce çok şaşırmış olmalı. Sanat tarihçisi Otto Demus, Kariye Kilisesi'ni Bizans'ın ve alışılagelmiş Ortaçağ sanatının tüm kurallarının yıkıldığı yer olarak tanımlar. Birbirinden bağımsız ve neredeyse aynı anda, İtalyan ressam Giotto İtalya'da Arena (Scrovegni) Şapeli’nde ve bugün maalesef adını bilmediğimiz Bizanslı sanatçılar, Konstantinopolis Kariye Kilisesi'nde, Eski ve Yeni Ahit'in yüzyıllardır aynı donuk ve cansız şekilde resmedilen sahneleri ve yüzlerini bambaşka bir biçimde resmetmeye başlamıştı. Yaptıkları işin yüzyıllar sonra resmin Rönesans'ını başlatmak olduğunu bilseler herhalde onlar da en az yaptıkları sıradışı moziklari ve freskoları ilk defa gören halk kadar şaşırırlardı.



Kariye Kilisesi Tarihi Yarımada'da, Teodosius surlarının hemen içindedir. Antik Yunanca'da "kırsal alan, şehrin dışında kalan" anlamındaki Kariye (Chora) ismini ise bir zamanlar şehrin önceki sınırları olan Konstantin Surları'nın dışında olmasından alır. Eskiden bir çok yapıdan oluşan ve oldukça büyük bir manastır olan Kariye'den günümüze sadece kilise kısmı kalmıştır. İlk yapılış tarihi tartışmalı olmakla beraber 3. yüzyıl olduğu sanılmaktadır, o zamanki şehrin oldukça dışına yapılan yapı bir dini merkez olarak önemini 4. yüzyılda erken Hristiyanlık döneminde İznik'te Romalılar tarafından öldürülen Aziz Babylas'ın mezarının içine taşınması ile kazanır.

Giotto di Bondone - Scrovegni
Şapeli - 1306
İlk büyük yapısal genişlemeyi 6. yüzyılda İmparator Justinianus zamanında yaşayan manastır sonrasında birçok defalar yeniden yapılacak, onarılacak ve yeni yapılar eklenerek genişleyecektir. Mezarlık kısmı ilerleyen yüzyıllarda birçok patrik ve önemli azizi ağırlayacak olan manastır gittikçe önem kazanır. 11. Yüzyılda Sarayburnun'daki Büyük Saray'ın gözden düşüp yerine Manastır'ın tam yanındaki Blakernai Sarayı'nın kullanılmaya başlanması ile beraber dini törenlerde Aya Sofya'dan Kariye Kilisesi'ne kayar. 1204 -1261 yılları arasındaki Latin İstilası'nda Manastır maruz kaldığı yağma ve üstüne 1296 yılında meydana gelen depremle beraber tabiri caizse tam bir harabeye döner.
Tarihin en büyük şapkalı adamı, Methochites İsa'ya Kariye'yi takdim ediyor.
Bu mozaik hemen girişte ana kapı üstündedir.
Kariye'yi ayağa dönemin önemli ismi Theodore Methochites kaldırır. 1260 yılında İmparator Michael VII. Paleologos'un sarayının önemli isimlerinden George Metochites'in oğlu olarak İznik'de dünyaya gelen Methochites, Konstantinopolis'te iyi bir eğitim alır ve zamanla başbakanlığa (Mega Logothetes) yükseleceği İmparator II. Andronikos'un sarayında kendine danışman olarak yer bulur. Babası George Metochites gibi kendisi de Ortodoks ve Katolik Kiliselerinin birleşmesinin koyu bir taraftarıdır. Devlet adamlığının yanı sıra, yazar, filozof ve hatta bilimadamı da olan Metochites ölürken geriye şiirler, Aristocu ve Platoncu felsefe üzerine denemeler ve astronomi üzerine kitaplar bırakır. Yaşadığı devrin imparatordan sonra en zengin ve nüfuzlu şahsiyeti olan Methochites, her açıdan ilginç bir adamdır; başbakanlığa kadar yükselecek yönetim yeteneği ve azme sahip olan Methochites aynı zamanda felsefe denemeleri ve astronomi hesap tabloları yazan, hakkında söylenenlere göre gündüzleri devlet adamlığı geceleri bilim adamlığı yapan nevi şahsına münhasır bir şahsiyettir. O zamanlar çok revaçta olduğu üzere, aynı İtalyan Medici'ler gibi, Bizans'ın zengin aristokratları da servetlerinin bir kısmını sanat ve bilimi desteklemek için kullanır, çoğunlukla da  kilise yaptırır ve içinin resimlerini zamanın ünlü ressamlarına çizdirirdi. Bu bir çeşit günah çıkarma ve kazanılan gücün ve paranın bir kısmının halka geri ödenmesiydi. Yaptıran ister banker Medici'ler, ister başbakan Methochites olsun, yaptırılan ister cami, ister kilise olsun, demek ki hiçbir devirde çok para günahsız olmuyormuş... Neyse, konumuza geri dönelim, Methochites için rüzgar 1328 yılında imparator değişimiyle dönecek, yeni imparator kendine tehdit gördüğü Methochites'in tüm mal varlığına el koyup önce sürgüne gönderecek sonrasında ise bir keşiş olarak bir zamanlar kendi restore ettirdiği manastıra, yani Kariye'ye bir keşiş olarak dönmesine izin verecektir. Methochites hayatının son yılarında bir zamanlar gücü ve servetiyle yaptırdığı, duvarlarına sahip olduğu vizyonla resim sanatında bir devri kapatıp bir devri açacak kadar ilerici, görenleri hayretler içinde bırakan güzellikte mozaikler ile süslettiği manastırında hüzün ve melankoli içinde hayatının son yıllarını sıradan bir keşiş olarak geçirir ve 1332 yılında ölür. Mezarı Kilisenin içinde, cenaze şapelinde, Paracclesion kısmındadır.

Kariye'de her biri Eski ve Yeni Ahit'ten önemli sahneleri resmeden yirminin üstünde mozaik olmasına rağmen bu yazıda en beğendiğim ve sanatsal açıdan önemli bulduğum üç tanesini detaylı olarak anlatmaya çalışacağım:

Suriye valisi Cyrenius'un huzurunda nüfus sayımı ve vergi için kayıt olma


Bu mozik kilise narteksinin sol kısmında bulunur. Tüm yapının en güzel mozaiklerinden biridir. Yapan sanatçının arkadaki binalar ve ağaç ile yarattığı derinlik ve perspektif duygusu ve yüzlerdeki canlı ifadeler şaşırtıcı derecede güzeldir. Mozaiğin konusuna gelirsek; Roma İmparatoru Augustus vergi hesaplamaları için tüm Roma vilayetlerinde nüfus sayımı yapılmasını emreder, o devirde nüfus sayımlarında herkes doğduğu şehre giderek sayıldığı için Yahya'da eşi Meryem'i de alarak yaşadıkları şehir Nasıra'dan memleketi Beytüllahim'e gider. Mozaik, o zaman ki Suriye valisi Cyrenius'un huzurunda vergi için nüfusa kayıt olan Meryem ve hemen arkasında Yahya'yı gösterir. Mozaiğin sol tarafında Cyrenius arkasında bir Roma askeri ile altın bir tahtta oturmakta, orta tarafta iki nüfus ve vergi memuru kayıt işlemini yapmakta ve sağ tarafta ise Meryem ve Yahya sorulan sorulara yanıt vermektedir.

Paracclesion, cenaze şapelinde ki Anastesis (Mahşer günü) konulu fresko.





Paracclesion kısmının sonundaki yarı kubbededir ve beyazlar içindeki İsa'nın mahşer günü cehennemin kapılarını kırarak Adem ve Havva'yı mezarlarından çıkarıp diriltmesini anlatır.  Buradaki en ilginç detay freskonun sol tarafında ki kalabalığın önünde duran Abil'dir. Havva ve Adem'in çocukları Kabil, ilk doğan insan ve kıskançlıkla öldürdüğü öz kardeşi Abil ise ilk ölen insandır. Burada Abil elinde tuttuğu çoban asası ve arkasında duran azizler ile resmedilir, arkasına doğru bakar, öz kardeşi tarafından öldürülen Abil'in yüzündeki genç ve hüzünlü ifade etkileyicidir. Bu fresko 14. yüzyılın başında çizilirken Caravaggio ve Rembrandt'ın karanlık fonların önünde bizi resmin öznelerine ışık tutarak büyülemesine daha yüzyıllar vardı ama simsiyah gecenin ve yıldızların içine yerleştirilmiş bembeyaz giysileriyle İsa bakana daha ilk anda ben burdayım der.


Meryem'in anne ve babası Anne (Hannah) ve Joachim'in  (İmran) Meryem'in doğacağı müjdesine beraberce sevinmeleri


Bu mozaik Meryem'in hikayesinin anlatıldığı iç narteks kısmındadır. Çocukları olmayan Hannah ve İmran'a Meryem'in doğacağı müjdesi melekler tarafından verilir. Bu mozaikte beni etkileyen Hannah ve İmran'ın birbirlerine sarılışlarının doğallığı ve güzelliğidir; bu hem Ortodoks hem de Katolik kiliselerinde çokça resmedilen "Tanrıanasına (Meryem) gebe kalış" (the conception of the theotokos) isimli freskodur ve böylesine gerçekçi, yüzlerin öpüşürcesine birbirine yakın olduğunu bundan öncesinde, Ortaçağ'da pek görmeyiz.

Click here for English

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder